Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), rejim saldırısında 34 şehidin verildiği İdlib'e harekat başlattı.Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 27 Şubat'ta İdlib'deki menfur saldırıyı müteakip başlatılan Bahar Kalkanı Harekatı'nın başarıyla sürdürüldüğünü bildirdi.Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile geceyi Hatay'da sınırın sıfır noktasındaki Taktik Komuta Yeri'nde geçirdi.
Sabahın ilk ışıklarına kadar İdlib'deki faaliyetleri, rejim hedeflerine yönelik operasyonu sevk ve idare eden Akar, "Milletimize ve hudutlarımıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı mücadelemizi 'ölürsem şehit kalırsam gazi' anlayışı içerisinde azim ve kararlılıkla sürdürmekteyiz" diye konuştu.
Sınırların güneyinde oluşturulmak istenen terör koridorunu engellemek maksadıyla Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarının başarıyla icra edildiğini, Barış Pınarı Harekatı'nın başarıyla sürdürüldüğünü ifade eden Akar, şunları söyledi:
"İdlib'de, 6 Mayıs 2019'da başlayan ve artarak devam eden rejimin kara ve hava saldırıları sonucunda büyük bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Buna bağlı olarak, radikalleşme ve göç artmış, 1500 masum sivil hayatını kaybetmiş, 5 binden fazlası yaralanmış ve 1 milyon 335 bin kişi evlerini ve topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır. Evlerini terk etmek zorunda kalan halk, Suriye'nin diğer bölgelerine değil, Türkiye sınırına yönelmiştir. Bunun nedeni de çok açıktır. Amaç rejimin zulmünden kaçmaktır. En açık şekilde ifade etmek isterim ki tarihi ve kültürel bağlarımız bulunan komşumuz Suriyeli kardeşlerimizin yaşama hakkını korumak tarihi, insani ve vicdani sorumluluğumuzdur."
"KALICI ATEŞKES VE İSTİKRARIN SAĞLANMASI ASIL AMACIMIZDIR"
Askeri harekatın ötesinde faaliyetlerin insani boyutunun da büyük önem ifade ettiğine değinen Bakan Akar, şöyle konuştu:
"BM Sözleşmesi'nin 51'inci maddesinde yer alan meşru müdafaa hakkı ile Adana, Astana ve Soçi mutabakatları çerçevesinde ateşkesi sağlamak, göçü önlemek, bölgede yaşanan insanlık dramını sona erdirerek, birliklerimizin, halkımızın ve hudutlarımızın güvenliğini sağlamak maksadıyla İdlib'deki faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu çerçevede karşılıklı mutabakatlardan doğan tüm sorumluluklarımızı garantör ülke olarak yerine getirdik ve getirmeye devam ediyoruz. Bu doğrultuda Astana Mutabakatı'na uygun olarak alandaki birlik ihtiyacımızı da karşılamış bulunuyoruz.
Kalıcı ateşkes ve istikrarın sağlanması asıl amacımızdır. Ancak birliklerimize, gözlem noktalarımıza ve mevzilerimize yapılacak saldırılara karşı meşru müdafaa kapsamında en şiddetli ve tereddütsüz karşılık verileceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Meşru müdafaa kapsamında hedefimiz sadece birliklerimize saldıran rejim askerleri ve unsurları olacaktır."
Sabahın ilk ışıklarına kadar İdlib'deki faaliyetleri, rejim hedeflerine yönelik operasyonu sevk ve idare eden Akar, "Milletimize ve hudutlarımıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı mücadelemizi 'ölürsem şehit kalırsam gazi' anlayışı içerisinde azim ve kararlılıkla sürdürmekteyiz" diye konuştu.
Sınırların güneyinde oluşturulmak istenen terör koridorunu engellemek maksadıyla Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarının başarıyla icra edildiğini, Barış Pınarı Harekatı'nın başarıyla sürdürüldüğünü ifade eden Akar, şunları söyledi:
"İdlib'de, 6 Mayıs 2019'da başlayan ve artarak devam eden rejimin kara ve hava saldırıları sonucunda büyük bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Buna bağlı olarak, radikalleşme ve göç artmış, 1500 masum sivil hayatını kaybetmiş, 5 binden fazlası yaralanmış ve 1 milyon 335 bin kişi evlerini ve topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır. Evlerini terk etmek zorunda kalan halk, Suriye'nin diğer bölgelerine değil, Türkiye sınırına yönelmiştir. Bunun nedeni de çok açıktır. Amaç rejimin zulmünden kaçmaktır. En açık şekilde ifade etmek isterim ki tarihi ve kültürel bağlarımız bulunan komşumuz Suriyeli kardeşlerimizin yaşama hakkını korumak tarihi, insani ve vicdani sorumluluğumuzdur."
"KALICI ATEŞKES VE İSTİKRARIN SAĞLANMASI ASIL AMACIMIZDIR"
Askeri harekatın ötesinde faaliyetlerin insani boyutunun da büyük önem ifade ettiğine değinen Bakan Akar, şöyle konuştu:
"BM Sözleşmesi'nin 51'inci maddesinde yer alan meşru müdafaa hakkı ile Adana, Astana ve Soçi mutabakatları çerçevesinde ateşkesi sağlamak, göçü önlemek, bölgede yaşanan insanlık dramını sona erdirerek, birliklerimizin, halkımızın ve hudutlarımızın güvenliğini sağlamak maksadıyla İdlib'deki faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu çerçevede karşılıklı mutabakatlardan doğan tüm sorumluluklarımızı garantör ülke olarak yerine getirdik ve getirmeye devam ediyoruz. Bu doğrultuda Astana Mutabakatı'na uygun olarak alandaki birlik ihtiyacımızı da karşılamış bulunuyoruz.
Kalıcı ateşkes ve istikrarın sağlanması asıl amacımızdır. Ancak birliklerimize, gözlem noktalarımıza ve mevzilerimize yapılacak saldırılara karşı meşru müdafaa kapsamında en şiddetli ve tereddütsüz karşılık verileceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Meşru müdafaa kapsamında hedefimiz sadece birliklerimize saldıran rejim askerleri ve unsurları olacaktır."